Kurumsal yönetim prensiplerini benimsemenin şirketler üzerindeki etkisi akademisyenler, yatırımcılar ve kredi verenler arasında uzun zamandır tartışılır. Konuya şüpheli yaklaşanlar, şirketlerin kurumsal yönetim prensiplerini paydaşlar için sağlayacağı yararları hedefleyerek değil, sadece bazı kurallara uyum sağladığını göstermek amacıyla uygulamaya aldığını düşünür.

Kurumsal yönetimin değer kattığına inanan ve bu alanda çalışan pek çok uzmanın hemfikir olduğu olumlu katkıları ise şöyle özetleyebiliriz: Başarılı bir kurumsal yönetim, net hedeflerin, stratejinin ve şirket kültürünün oluşturulmasını sağlar. Yöneticiler strateji ile uyumlu kararlar alır, paydaşlar arasında güven artar, ve daha katma değerli alanlara yatırım yapılabilir. İyi kurumsal yönetim uygulamaları şirketin finansal ve finansal olmayan sermayesini etkin şekilde kullanarak daha yüksek katma değer yaratmasına destek olur, risk yönetimi kapasitesini ve risk bazlı karar alma süreçlerini, etkin yetenek yönetimini ve başarılı kuşaklar arası geçişi destekler.

Yönetim kuruluna, hem şirkete hem de hissedarlara hesap verme sorumluluğu getirir. Tüm bunlar şirketlerin performansını daha öngörülebilir hale getirerek yerli ve yabancı yatırımcıların güvenini sağlar, uzun vadeli ve daha düşük maliyetli sermayeyi çekmeyi kolaylaştırır.

Yukarda saydığımız faydaları somut verilerle ortaya koymayı hedefleyen, kurumsal yönetim ile şirket performansı arasındaki ilişkiyi ölçen pek çok çalışma yapılmıştır. Çalışmaların büyük çoğunluğu, bilgilerine kolay ulaşılabilen halka açık şirketler ve gelişmiş ülkeler içindir. Halka açık şirketler çoğunlukla belli bir büyüklüğün üstünde ve halka açık olmanın gerektirdiği bazı şartları sağlamakla yükümlü kurumlardır. Bu nedenle onların sonuçları, halka açık olmayan, daha küçük aile şirketlerinin durumunu tam olarak yansıtmayabilir.

Biz bu yazıda, kurumsal yönetim uygulamalarının değer kattığını somut verilerle ortaya koyan iki önemli çalışmanın özet sonuçlarını değerli YÜD Üyelerinin dikkatlerine sunmak isteriz.

İlk çalışma, kurumsal yönetim prensiplerini ilk ortaya atan ülke olan İngiltere’den, Grant Thornton UK’in 2019 yılında yayınlanan raporundan. İkincisi, Dünya Bankasının özel sektör kolu olan ve gelişmekte olan ülkelerde çok uzun yıllardır tecrübe sahibi IFC (International Finance Corporation)’ın kendi kredi verdiği müşterilerini baz alarak yaptığı çalışmadır. Bu çalışmanın gelişmekte olan ülkeler için olması ve halka açık olmayan şirketleri de kapsaması ayrıca önem arz etmektedir.

Grant Thornton’un (GT) 2019’da yayınlanan araştırması, etkin kurumsal yönetim ile değer yaratma arasında güçlü bir bağlantı olduğunu çarpıcı verilerle ortaya koyuyor.

Rapor, FTSE-350 şirketlerini baz alarak (40-55 yatırım ortaklığı hariç) GT-UK’in kendi metodolojisi ile oluşturduğu Grant Thornton Corporate Governance endeksindeki şirketlerin 2007-2017 yılları arasındaki 10 yıllık verilerinin yine GT’nin belirlediği 74 ayrı kurumsal yönetim kriterine göre ve 20 ayrı finansal göstergenin incelenmesi sonucunda hazırlanmış:

ttps://www.grantthornton.co.uk/globalassets/1.-member-firms/unitedkingdom/pdf/documents/corporate-governance-and-company-performance.pdf

Çalışmadan çıkan çarpıcı sonuçları şöyle özetleyebiliriz;

İncelenen dönemde “GT Kurumsal Yönetim Endeksi”’nin ilk %25’lik diliminde yer alan şirketler, diğerlerine göre;

  • Faaliyetlerinden yarattıkları nakit 3.4 kat daha fazla
  • Finansal kaynaklarını %29 daha etkin kullanarak daha iyi kar etmiş
  • Üretimde ve satışta %43 daha verimliler
  • Sermaye karlılığı diğerlerinin iki katı
  • KY seviyesi yüksek şirketler daha az borçlu ve daha likit şirketler.
  • Likidite seviyeleri %25 daha fazla, dolayısıyla kısa vadeli borç ödeme kapasiteleri daha yüksek
  • Finansal kaldıraçları %15 daha düşük, dolayısıyla uzun vadeli borç ödeme kapasiteleri daha yüksek
  • Şirketler KY seviyelerini iyileştirip bir üst çeyreklik dilime taşıdıklarında operasyonel nakit akımları %44, serbest nakit akımları %46, faaliyet marjları %10 iyileşmiş

Aynı çalışmanın ortaya koyduğu rakamsal olmayan sonuçlar da var. Güçlü kurumsal yönetim uygulamaları, kurumların karar alma mekanizmalarına 6 temel alanda katkı sağlıyor. Bunlar;
1) İş modelinin netliği ve birleştiricilik (connectivity)
2) İç denetim
3) Kültür ve değerlerin entegrasyonu
4) YK etkinliği
5) Risk yönetimi
6) Haleflik planlaması

IFC’nin empirik çalışması ise gelişmekte olan ülkelerdeki KY uygulamaları ile şirketlerin performansı arasında güçlü bir ilişki olduğunu ortaya koyuyor.

IFC, kendi kredi süreçlerinde üçlü bilançoyu, kurumsal yönetim uygulamalarını değerlendirme sürecinin önemli bir parçası olarak dikkate almaktadır. IFC gerektiğinde kredi vereceği şirketlere bu yönde kendilerini geliştirmeleri için destek de sağlamaktadır. IFC Kurumsal Yönetim ekibi, pek çok akademisyen, araştırmacı ve profesyonelin katlısıyla 2018 yılında kendi kredi portföyündeki şirketler üzerinden yapılan bir empirik çalışma yayınladı. IFC’nin kredi portföyünün kurumsal yönetim uygulamaları ve finansal performans gelişimi arasındaki ilişkiyi inceleyen bu çalışma, gelişmekte olan ülkeler ve onların halka açık olmayan şirketlerini de kapsayan oldukça önemli değerlendirmeler içeriyor.

https://www.ifc.org/wps/wcm/connect/topics_ext_content/ifc_external_corporate_site/ifc+cg/resources/

newsletters/governance+and+performance+in+emerging+markets

IFC, bu çalışma için kendi kurumsal yönetim metodolojisini baz alarak bir Kurumsal Yönetim Endeksi oluşturmuş. Şirketlerin kurumsal yönetim notu ile finansal performansları ve daha geniş perspektifte tüm paydaşlara, çevreye ve topluma sağladıkları katlı incelenmiş.

Çalışma, IFC’nin 2010-2012 yıllarında yatırım yaptığı ve IFC’nin 5-6 yıllık yatırım dönemi olan şirketler arasından seçilmiş 45 farklı ülkeden 61 şirketi kapsamaktadır ve bu şirketlerin %49’u finansal sektördendir. Çalışmanın ortaya koyduğu ilginç sonuçlar şöyledir; Kredi tahsis aşamasında KY notu daha yüksek şirketlerin, kredi risk oranları daha düşük. IFC KY Endeksinin en üst %25’lik diliminde yeralan şirketlerin ortalama kredi risk notu 11 puan üzerinden 4.62 iken, en alt %25’lik dilimdeki şirketlerin not ortalaması 6.08’dir.

Yatırım döneminde KY uygulamalarını geliştiren şirketler, %20 daha iyi finansal performans göstermiş. IFC’nin geliştirdiği DOTS (Development Outcome Tracking System) yöntemi, özsermaye karlılığı, yatırılan toplam sermayenin getirisi gibi finansal göstergeler içermektedir.

Bunun yanı sıra DOTS Econ, özsermayenin ekonomik getirisi, yatırılan toplam sermayenin ekonomik getirisi gibi (EROE/EROIC) ekonomik göstergeleri dikkate almaktadır. Ekonomik getiriler hesaplanırken sadece finansörlere değil tüm paydaşlara (çalışanlar, müşteriler, tedarikçiler, vergi ödeyenler, devlet) getirisi dikkate alınmıştır. Yani net kar, şirketin toplumsal maliyeti ve getirisi de dikkate alınarak (ödenen vergiler, sübvansiyonlar, bedava alınan danışmanlık, faiz indirimleri vs) düzeltilmektedir.

1-4 arasında değerlendirme yapan DOT’a göre, kurumsal yönetim seviyesini %25’in üstünde iyileştiren şirketlerin finansal gösterge notu 3.72, ekonomik gösterge notu 3.94 olarak hesaplanırken, kurumsal yönetim puanında iyileşme kaydedememiş şirketlerin finansal ve ekonomik gösterge notları sırasıyla 3.09 ve 3.3 olarak gerçekleşmiştir. Bu sonuç açıkça göstermektedir ki, kurumsal yönetimini iyileştirmek için kaynak ve zaman ayıran şirketlerin finansal ve ekonomik göstergeleri de yükselmektedir.

Yine raporda yer alan bir başka ölçüm göstermektedir ki KY puanı en yüksek %25’lik dilimde olan şirketlerin incelenen dönemdeki özsermaye karlılıkları, en dipteki %25’lik dilime kıyasla %20 daha yüksektir (13.05’e karşılık, 10.96) Hatta 80 endikatörden oluşan IFC’nin tüm kurumsal yönetim endeksi yerine IFC uzmanlarının bu çalışma için seçtiği, en önemli kurumsal yönetim göstergelerini dikkate alan Core CG Endeksi, çok daha güçlü bir ilişki ortaya koymaktadır. Bu endekse göre, en üst %25’lik dilimdeki şirketlerin ortalama özsermaye karlılığı, en alttaki %25’lik dilimdekilerin 3 katıdır (%18.5’e karşı %6.9).

IFC ayrıca kendi sürdürülebilirlik çerçevesine göre şirketlere Çevresel Sosyak Risk notu da vermiş ve şirketlerin KY ve Çevresel Sosyal Risk notları (ESRR) arasındaki ilişki incelenmiş. Kurumsal Yönetim notu ilk %25’lik dilimde olan şirketlerin ESRR’leri 4 üzerinden 2.01 çıkarken, dipteki %25’lik dilimin ortalaması 2.19 olmuştur.

Çalışmanın bir başka çarpıcı sonucu ekonomik karlılıkta ortaya çıkmaktadır. Kurumsal yönetim notu en yüksek dilimde olan şirketlerin ekonomik karlılıkları (EROE) %24.3 iken, en alttakilerin karlılığı sadece %9.3.

Çalışmada hangi KY uygulamalarının performansa daha çok etki ettiği de belirtilmiş. Bunlar;

  • Kendi kuralları ve görev tanımı olan bağımsız bir iç denetim yapısının olması
  • İç denetimde uluslararası standartların takip edilmesi
  • Finansal sonuçların genel kabul görmüş bağımsız denetim kuruluşları tarafından denetlenmesi
  • Yazılmış etik ve davranış kurallarının olması
  • Yönetim kurulu bünyesinde denetim komitesinin olması
  • İlişkili taraflarla işlemlerin onayı konusunda yazılı bir politikanın olması

İncelenen dönemde kurumlar, IFC tarafından önerilen KY uygulamalarının %60’ını başlangıçta hayata geçirmiş. Uyum konusunda en yüksek puan %73.4 ile şeffaflık ve bildirimler konusunda. Onu %71 ile kontrol takip ederken ortak hakları konusunda uyum en düşük notu (%58) alıyor.

Halka açık şirketler toplam KY notunda ortalamada halka açık olmayan şirketlerden 6 puan daha yüksek nota sahipler. Aradaki fark büyük ölçüde halka açık şirketlerin şeffaflık ve bildirim, denetim/kontrol notlarından geliyor. İlginç bir şekilde halka açık olmayan şirketler ortaklık hakları konusunda halka açık şirketlerden %16 daha iyi puana sahipler. IFC çalışması bunu, halka kapalı şirketlerde ortaklık haklarının korunmasının, ortaklar arasında yapılan daha basit özel anlaşmalarla sağlanıyor olmasına bağlıyor.

En üst %25’lik dilimde olan şirketler ortalamada kurumsal yönetim endeksine %82 oranında uyum gösterirken, en alt %25’lik dilimdekilerin uyum düzeyi %37 seviyesinde.

Her iki çalışmadan çıkan sonuçlar gösteriyor ki, hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerde kurumsal yönetim kalitesi ve şirketlerin finansal, sosyal ve çevresel performans gelişimi arasında net bir ilişki vardır.

Kaynakça:
• Grant Thornton UK (2019), Corporate Governance and Company Performance
• Grant Thornton UK (2019, 2020), Gorporate Governance Review
• IFC Corporate Governance Methodology, Why Corporate Governance, IFC webside
• IFC (2018), Governance and Performance in Emerging Markets, IFC webside
• Deloitte- Nyenrode Research (2016), Good Governance Driving Corporate Performance?
• G20/OECD (2015), Principles of Corporate Governance
• TUSIAD (2000), Kurumsal Yönetim İlkeleri

 

Yazar: Nergis Kasabalı

 

Yasal Uyarı
© 2020 Yönetim Kurulu Üyeleri Derneği. Tüm hakları saklıdır. Bu yazıda yer alan yazılı ve görsel her türlü içerik, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ve ilgili mevzuat kapsamında korunmaktadır. Yazı içeriği, atıf yapılsa dahi Yönetim Kurulu Üyeleri Derneği’nin izni olmaksızın tamamen veya kısmen herhangi bir şekilde kullanılamaz, kopyalanamaz, çoğaltılamaz, yayımlanamaz, dağıtılamaz veya satılamaz. Bu yazı, Yönetim Kurulu Üyeleri Derneği tarafından doğru ve güvenilir olduğuna inanılan bilgilerden oluşmakta ise de, Yönetim Kurulu Üyeleri Derneği’nin içeriğin doğruluğu, güvenilirliği ve eksiksizliği konusunda bir taahhüdü bulunmamakta olup, içerikten kaynaklanan veya içerik ile bağlantılı her türlü zarar için üçüncü taraflara karşı sorumluluğu bulunmamaktadır.